Kayıtlar

Nisan, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Masum ölmek

-Hem çarmıha gerileceğim hem masum değilim. -Masum olduğun halde gerilmen daha acı olmaz mıydı, yoksa Sokrates haklı mı? Bir süre düşündü. Trenin izlediği öküzlere baktı camdan. Bulutlar hiçbir şeye benzemiyordu. -En azından, diye yanıtladı arkadaşını, yıllar sonra birileri beni çok sevebilirdi o zaman. Resmimi logolaştırır tişörtlere basarlardı. Biri öykümü yazardı belki, nasıl masum öldüğümü. Evet, kesinlikle çok tutulurdum. -Sevilmek için masum olmak istiyorsun yani? Cevap vermedi. Ölmekten çok unutulmaya mı sıkılıyordu canı? Hayatında ilk defa -hayatının sonunda- vicdanı kıpırdamışken, ilk defa masumiyeti bu kadar içten dilemişken silinip gitmeye olan korkusundan mıydı bu? Eli istemsizce cebindeki, haksızlıklarla süslenmiş bir tomar paraya gitti.  -Alçağım ben.  Güldü arkadaşı, ikisinin de yakından tanıdığı trajik bir tonda. Her şeyin sonuna gelindiği zaman böyle gülerdi insanlar. -Öyle olursa ölümsüz olacağını mı düşünüyordun yoksa? Doğru bilmişti. Yıllar sonra da olsa an...

Gri bulutlu bisküvi

Uyanır uyanmaz yatağın altına baktım. Sonra güldüm kendime. Her sabah aynı şey, diye kızdım, onlar sana ait değil.  Çay koydum, dolaptan bir paket bisküvi çıkardım. Koca bir paket bisküviyi tek bitirdim. Annem olsa adam akıllı şeyler yerine bisküvi yediğim için bana kızardı. Yalan söyledim, annem olsa bana hiç kızmazdı. Annem bisküvilerin değerini bilirdi. Annem, olan ve olmayan her şeyin değerini iyi bilirdi zaten ama bisküvi başka. Çünkü bisküvi olmasa da olur. Olmasa da olur şeylerin değerini, olması gerekenleri de olmayanlar bilir. Annem büyüttü beni, bunu ondan öğrendim. Tek başına değildi ama yalnızdı. Bütün varlığımla orada olmaya çalışsam da bu yalnızlığı gideremezdim. Yine de ona göz kulak olmaya çalışırdım, bu yüzden ayrılmazdım yanından. O da yetişkinlerin hepsi gibi durumu tam tersi sanır, işe gittiğinde beni de götürürdü. Oradaki insanlar da temizlikçi kadının bacağının dibindeki bu yavrucağa acıdıklarından olacak, üç beş harçlık verirlerdi arada. Olmak zorunda olan şe...

Bile'den bile incinmeyen karınca

Bile'den bile incinmeyen karınca. Böyle der, dalga geçerler onunla. Açıkça söylemek gerekirse onun hiç umurunda değil ama ben hep rahatsız olmuşumdur. Müdahale ederim istemeden, yine ettim, demeyin öyle dedim, büyüğümüz o bizim. Güldüler, o da kendi halinde dönmeye devam etti. Biz karıncalar yaptığımız işi sonuna kadar götürürüz de, o hepimizden gayretli. Ama işi başka.  Döner böyle, etrafında döner, bir şeyler düşünür söyler, arada bir dinlenir, yiyeceğini bulur yer, sonra tekrar başlar dönmeye. Yuvarlaklar çizer, mırıldanır bazen, bazen uzun uzun susar. En irilerimizden biri halbuki, yaşı babamınkinden büyük olmasına rağmen gücü de yerinde. Yani istese en fazla kırıntıyı o taşır yuvaya. Ama sadece doyacağı kadar bulmakla yetinir. Kimseye de aldırmaz. Zaten o yüzden ona, bu insan deyişiyle takılırlar hep. Bile'den bile incinmez o, derler.  Bu sabah keyfim pek tıkırında değildi, bizimkinin yanına uğrayayım dedim işe başlamadan evvel. Baktım yuvanın sakin bir köşesine çekilmiş,...