Plastik Mermiler
"Hiç güleceğim yoktu," oldu ilk dediği, Ali'yle oturduğumuz banka yerleşirken, "sizde kalmış mı acaba?" Bizimkilerle meydanda buluşacaktık. Eski usul meydanlardan bizimki: bir camii, bir çeşme, bir çınar ağacı. Bu meczubu da meydanın öğelerinden biri sayabiliriz, kendimi bildim bileli hep buralarda. Adı Selim. Bizce Aklı Selim. Çok okumuş, çok yazmış, yani kısaca çok olmuş bir abimiz. Sonra da hali bu, anlarsınız ya. Biz bir şey demeden o kendi kendine devam etti, "Kıyıya vurmuş bir balina kadar bedbahtız ama yüzmeyi de bildiğimiz yok ha." Haklıydı, genelde haklı olur. Takım elbisesi yine jilet, ailesi iyi bakıyor. Akşam bulamazlarsa panik oluyorlar ama genelde dolaşıp eve geri dönüyor. Bu düzgün görüntüsünün en sevdiğim yanı, onu bilmeyenlerin adres sormasıdır, takdir edersiniz ki bir meczuptan iyi adres tarif eden bulunmaz. Kafasını arkamızdaki yaşlı ağaca kaldırmıştı, "Çiçeğin dalını kırmak da günah, çok fazla sulamak da." dedi. Ali...