Kalk
Kalk
* didaktik bir öykü
Rabbi yessir vela tuassir Rabbi temmim bilhayr. Son defa sandı nefesini alırken. Kızgın ateş, ona kadar yükselen duman başını döndürmüş, kanatlarının acısını unutturmuştu. Güç bela konduğu çatı avare bir roket isabetiyle çöküyordu. Sen yaparsan başkaları da kaldırır başını, Ebabilleri hatırla. Çünkü biliyordu, kimse olmasa da Allah mazlumun yanındadır.
Ama yorgundu. Bir damla su bulsa yetecek gibiydi beyaz gagasının ucuna. O zaman gördü onları da. Caddenin karşısında, elinde kavanozla havaya zıplayan çocukları. Kavanozdaki su ne kadar da lezzetli ve ferah duruyordu. Nasıl mutlu bu çocuklar, kavanozdaki balık da neyin nesi? Ah, bir yudum su da ona bahşedilse. Çocukların gözlerindeki ışık için kalkmalı ayağa. Çünkü biliyordu, masumiyeti dünyaya öğretse öğretse Filistinli çocuklar öğretecek.
Buraların yerlisi değildi, İstanbul güverciniydi o. Tam tamına 1167 kilometre uçmuştu. Ya Hakk demiş çıkmıştı yola üç gün önce. Ataları gibi postacı değildi, onu yetiştiren de olmamıştı. Yine de sadece bir kez verdiği molaya rağmen Gazze'ye varabilmişti sağ salim. Daha fazla duramamıştı uzaklarda. Kalk, bu ayaklar sana verilmişken pes edilmez. Çünkü biliyordu, cinayete sessiz kalanın da eli kan kokar.
Bina çöktü çökecekti, ondan başka canlı yoktu. Bitkin kanatlarını kıpırdatamıyordu ki kaçsın o da. Tam da biraz soluklanacağı sırada yer yerinden oynamıştı. Şehre yeni girmişti, kanatları dinlensin diye bu gölgede kalan binayı seçmiş, kiremitlerin üzerinde kendine sakin bir yer bulmuştu. Henüz şehrin güvercinlerini bile görememiş, onlara yardıma geldiğini söyleyememişti. Duyuyor musun sevgili dünya, Filistin'de kuş sesi yok. Bina sallandığında küçük yüreği sızladı, eli boş mu ölecekti. Bir çocuğu bile kurtaramadan. Çünkü biliyordu, Zeyd ve Meryem bayramlık kıyafetlerini giydikten 40 dakika sonra şehit oldular.
Çocuklar hala kavanoza bakıp gülüşüyorlardı. Yıkılmış evlerinin önünde. Konuşmalarını duymaya çalışınca anladı durumu. Evcil hayvanlarını enkaz altında kalmaktan kurtarabildikleri için mutlularmış. Çifte bayram varmış yani. Sevgili dünya, görüyor musun? Ölüm çocuklara hiç yakışmıyor. Yanlarına uçmak istedi. Biraz olsun güç toplayabilseydi ince bacaklarına. Haydi, kalkabilirsin, Allah seni zayi etmeyecektir. Çünkü biliyordu, Hakkın yanında olanlar asla düşmez.
Bir roket sesi daha duyuldu. Göremiyordu nereye düştüğünü ama çığlıklar neler olduğunu anlatmak için yeterliydi. Kesif bir koku burnuna gelince hem üzüldü hem öfkelendi, kendini son bir gayretle yanına doğru yuvarladı. Kalk, biz bir şey yapmazsak Hakkın sözü ne olacak. Kalk, Rabbin seni neden var etti. Kalk, toprağın gerçek sahibini onlara hatırlat.
Kalktı, Allah diyerek açtı kanatlarını. Bina yıkıldı. Çünkü biliyordu, eğer inanıyorsanız (sonunda) galip ve üstün gelecek olan sizsiniz.*
*: Âl-i İmrân Sur esi, 139
Yorumlar
Yorum Gönder